Alüminyumdan, otomotive, gıdadan enerjiye kadar bugün Türkiye’nin alanında lider 22 firması ile faaliyetlerini sürdüren Kibar Topluluğu, global arenada iddialı büyümesini sürdürüyor. Kibar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, bugün tedarikçileri ve bayileri ile birlikte yarattıkları bir kişilik istihdamın, sahip oldukları ekosistemde 8-10 kişiye iş ve gelir imkanı sağladığını söyleyerek, üreten bir ekonomi yaratmanın önemine dikkat çekti.
Türkiye’nin önde gelen gruplarından Kibar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, sanayiye girdikleri ilk günden bu yana, üretim odaklı bir faaliyet yapısı içinde olduklarını, katma değer yaratan ürünlerle Türkiye’yi global pazarlara taşımayı hedeflediklerini söyledi.
TRT Haber İşten İçten Sohbetler programında Elif Saygılıer’in sorularını yanıtlayan Ali Kibar, 80’li yıllarda alüminyum sektöründe tek bir döküm hattı ile yıllık 6 bin ton kapasiteyle faaliyete başladıklarını, bugünse ilave yatırımlarla yıllık 300 bin tonlar seviyesine ulaşarak Avrupa’nın 3. büyük üreticisi olmayı başardıklarını belirtti.
İş hayatında ilk tecrübelerinin 1970’lerde Kayseri’de babası Asım Kibar’ın mensucat işiyle başladığını anlatan Ali Kibar, holdingin büyüme hikayesini şöyle anlattı:
“Kayseri, Orta Anadolu’nun ticarette en faal şehirlerindendir. Tarıma elverişli toprakları olmadığı için ticaret kültürü gelişmiştir. Babam Kayseri’de mensucat işiyle uğraşırken küçük yaşlarda ben de yanına giderdim; bana kumaş kesmeyi, kumaş toplarını açmayı gösterirdi. 1970’lerde daha iyi eğitim almamız için annemin ısrarı ile babam tüm işini bırakıp bizi İstanbul’a getirdi. İstanbul’da sıfırdan yeni bir işe girişti ve demir-çelik işine başladı. Az karla yüksek ciro hedefi, müşterilere taahhütlerini zamanında yerine getirme, işini yakından takip etme prensipleri, onu işinde zamanla marka haline getiriyor. 70’lerin sonuna kadar ticaretle büyüyor ve 78’den sonra galvaniz tesisi kuruyor; 80’lerde de üretime başlıyor. O yıllarda Avrupa’da alüminyum sektör toplantılarına gittiğimizde bir hayli geride olduğumuzu, bu üretim maliyetlerimizle rekabetle nasıl başa çıkabileceğimizi düşünürdük. Önümüzde büyük zorlukların olduğu yıllardı. Zaman içinde kaliteli ürün üreterek, müşterilerimizle istikrarlı iletişimle güven tesis ederek, doğru kararla doru yatırımlar yaparak işlerimizi ilerlettik. Bu çalışma anlayışı bize yeni iş siparişleri olarak geri döndü. Alüminyumda ilave yatırımlarla bugün yıllık 300 bin tonlar seviyesine geldik. Avrupa’nın 3. büyük üreticisiyiz. Gelecek yıl yeni yatırımlarımızla folyoda da 80-85 bin ton üretim kapasitemizle Avrupa’da birinciliğe ulaşacağız.”
Kendisinin de 1983 yılından itibaren tamamen iş hayatına girdiğini söyleyen Kibar, her zaman üretim odaklı bir sanayi anlayışı izlediklerini ve çalışanlarıyla aile gibi hissetmenin önemine inandıklarını vurguladı. Alüminyumdan, otomotive, gıdadan enerjiye kadar bugün Türkiye’nin alanında lider 22 firması ile faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade eden Kibar, her sektörde katma değeri yüksek akıllı ürünler üretmeye fokuslanmak gerektiğine inandığını söyleyerek, “Önümüzdeki yıl Sanayi Bilim ve Teknoloji Bakanlığı yerli otomobili lanse etmeyi planlıyor. Ben daha katma değer taşıyan ürünler üretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Dünyayı iyi takip etmeliyiz. Her şeyi kendimiz yapacağız diye, kendi içimizde zaman yitirmek yerine, gelişmeleri daha yakından izleyerek, üniversite- sanayi işbirlikleriyle gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi kısaltabiliriz. Ben buraya odaklanmak gerektiği kanaatindeyim” dedi.
“Sanayici yeni yatırımlar için cesaretlendirilmeli”
Sanayicinin yatırım şevkinin desteklenmesi gerektiğini belirten Kibar, şunları söyledi:
“Gıda sektöründe faaliyet gösteren Topluluk Şirketimiz Assan Gıda, salça ve sos pazarında liderdir. 2016’da ihracatta 4.’lüğü elde etti. Assan Gıda’nın 2 milyar 460 milyon dolarlık ihracat kabiliyeti var. Bizim tarımda da kendi geleneksel mallarımızı kaybetmememiz lazım. Eskiden bakliyat, buğday gibi ürünlerimizi ihraç eden bir ülkeydik. Bu verimli topraklarda tarımla istihdam sağlayabilir ve ülkemize daha fazla gelir yaratabiliriz. Kendi geleneksel tohumlarımıza dönüş yapabilirsek yeni nesillere de bu toprakların sağlıklı ürünlerini aktarabiliriz. Biz bugün tedarikçilerimizle, bayilerimizle sahip olduğumuz ekosistemde 1 kişi istihdam ettiğimizde, bu istihdam zincirinde 8-10 kişiye iş imkanı veya gelir yaratmış oluyoruz. Türkiye’de üretilen ürünlerin desteklenmesi bu açıdan da önem taşıyor. Bu şekilde sanayici de yeni yatırımlara cesaret eder.”
“Mevzuat süreçlerinin hızlanması verimliliği arttırır”
Kibar, sanayicinin iş yapabilme kabiliyetinin önündeki mevzuat süreçlerinin hızlandırılmasına ihtiyaç olduğunu ifade ederek, “İş yaparken bizler pek çok ruhsatlara, izinlere tabiyiz. Bu konuda merkezi otorite ve yerel otoriteler bu süreçleri ne kadar hızlandırırsa sanayi de o kadar hızlanır. Yıllardır sanayicinin önündeki en büyük engel budur. Gereken mevzuatlar en kısa zamanda devreye alındığında zaman, enerji kaybı ve finansal kayıplar azalır. Sinerji ve verimlilik esas olmalıdır. Çünkü bu kaynaklar hepimizin. En kısa, en etkin yollarla sorunları çözmek zorundayız. Bunu yapmazsak güveni de sağlayamayız” dedi.